2 Eylül 2015 Çarşamba

MİNİATÜRK (MAKET PARK)

 

      Ankaradan gelen kuzenim ile İstanbul turu atmayı düşünüyorduk.Fakat hep aynı yerlere gitmeyelim dedik bu sefer farklı yerler keşfedelim.

      Aklıma daha ilk açıldığı dönemeler de gittiğim üzerinden epey geçtiğini ve son zamanlar da da gitmediğimi fark ettiğim Miniatürk geldi. Türkiye'de de gezilmesi gereken yerler denildiğinde üst sıralarında gelmekte olan bir açık hava müzesidir.
Müze giriş ücreti olarak kuzenime tam 5 tl bana ise öğrenci 3 tl ödedik.
    Hatırladığım kadarıyla 2003 yılında açılmıştı burası ve ben o zaman lise sıralarında idim ve meraktan arkadaşlarla toplanıp hemen gitmiştik.Daha sonra da okul turlarıyla gittik.
Ama burası çok büyük bir yer 60.000 metrekareye kurulu bir açık hava müzesi aslında park alanı. Buraya geldiğinizde uzun zaman ayırmalısınız.Çünkü içerisinde Türkiye ve Osmanlı coğrafyasında bulunan birçok eser var.En fazla eser İstanbul'dan tabi ki 59 adet ,öyle olması da gerekiyor zaten benim düşüncem de bu yönde çünkü İstanbul sıradan bir şehir değil özel bir konuma özel bir tarihe sahip ve geçiş noktası olan bir şehir.Roma,Bizans,Osmanlı yapılarının bir arada bulunduğu şehir.
57 eser de Anadolu'dan seçilerek oluşturulmuş.Keza Anadolu'nun her yerinde muhteşem eserler mevcut.Her birini tek tek görmeyi gerektirecek yapılar.Ayrıca bu açık hava müzesinde yani maket müzede 12 eser de Türkiye dışında kalan yerlerden örnek alınarak yapılmıştır. Tam olarak 128 eser bulunmakta imiş hepsini tek tek saymadım ama broşüründe öyle yazmakta.

Burada bulunan tüm eserler açık hava şartlarına uygun olarak yapılmış.Her birini tek tek gezerken aslına uygun olarak yapıldığını renginin dokusunun hatta o kadar uğraşılmış ki üzerinde bulunan yazılara işlemelere kadar özenle tek tek yapılmış.

     Miniatürk'ü gezerken her eserin önüne gidip bilgi aldık tek tek inceledik fotoğraf çektik.
Bazı eserler gerçekten çok özeldi hele köprüye bayıldım diyebilirim.Malum yaya olarak köprüde yürümek hayal yani hee her sene yapılan o olimpik koşu hariç tabi orada birçok insanla beraber bulunuyorsunuz.Ben de bu hayali burada doya doya gerçekleştirdim.

İstanbul da bulunan yapıların hangilerine gitmedim diye bakınırken gözüme Sadullah Paşa Yalısı ilişti çünkü buraya gitmedim ve algıda seçicilik olsa gerek ki ilk gözüme çarpan orası oldu. İstanbulu geçip Anadoludaki eserlere bakmaya başladım ve görmediğim daha bir çok eser olduğunu fark ettim özellikle de Nemrut ve Efes beni çağırmakta idi.En kısa zamanda gitmek ümidi ile diyorum.

İleride görmüş olduğum eserler Yurt dışında bulunan eserler benim aklımı başımdan alan eser ise tabi ki herkes de de olduğu gibi Kubbet'üs Sahra ve Mescit-i Aksa idi.

Kuzenim ile gezimiz den oldukça keyif aldık bol bol gezdik,öğrendik,fotoğraf çekildik.Buradaki hediyelik eşya mağazasından kendimize hatıra kalacak özel eşyalar aldık.Ben yine her zamanki gibi seçimimi kupa bardaklardan ve mağnetlerden yana yaptım.Yani koleksiyonuma bir kupa ve bir mağnet ekleyerek artırmaya devam ediyorum buradan da ayrılırken.

Aynı zamanda Miniatürk ün içerisinde bulunan Zafer müzesini ve Kristal müzesini de gezmekten geri kalmadık.(Diğer bir postta bu iki müzeden de bahsetmeyi düşünüyorum.)Ve bu güzel gezimizi bir kahve ile sonlandırdık.İsteyen herkesin ve özellikle de İstanbul'da bulunan herkesin gitmesi ve görüp anılar biriktirmesi dileğiyle...
 










    



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BURSA YEŞİL CAMİ & YEŞİL TÜRBE

Bahçelievler Belediyesinin düzenlemiş olduğu günübirlik Bursa gezisine katıldığım ve soluğu o çok istediğim Yeşil Cami de aldığım anı paylaş...