19 Ağustos 2015 Çarşamba

YEREBATAN SARNICI


       Yerebatan Sarnıcına bugün yeniden şehir dışından gelen bir arkadaşımı gezdirmek için gittim. Buraya her geldiğimde farklı bir tat aldığımı itiraf etmeliyim. Her geldiğimde bu yerin bir farklılığıyla karşılaşsam da ilk günkü heyecanımı hala korumaktayım.

Hatırladığım kadarıyla buraya ilk gelişim lise döneminde olmuştu. Daha sonra da defalarca arkadaşlarımı gezdirmek için gelmiştim hatta birkaç kere de şiir dinletisi için gelmiştim. Burada muhteşem bir ambians var. Nemli ve rutubetli olan bu yer bence oldukça mistik bir dokuya da sahip. Sarnıca girme ücreti de öğrenciler için o kadar pahalı değil 5 lira idi.Normal giriş tabi iki katı idi 10 lira.



     Yerebatan sarnıcı günümüze Bizans ve Roma dönemlerinden kalmış bir yapıdır. Bu sarnıcın yapılma nedeni ise kent kuşatıldığı takdirde kentin su ihtiyacını bu sarnıçlardan karşılamakmış. Osmanlı  durağan suyu temiz saymadığı için bu gibi eserlere çok da önem vermemiş ve buradaki suyu sadece sulama amaçlı kullanmıştır.


Uzun zaman kendi kaderine terk edilmiş olan bu eser yapmış olduğum araştırmalara göre 1990 lı yıllarda tekrar temizlenmiş ve onarılmıştır. Yerebatan sarnıcının içerisindeki suda bulunan balıklar ise sonradan buraya ilave edilmiştir. 









Yürüme yolları oldukça güzel şekilde onarılmış ve bu yollardan sarnıcın sonuna kadar gidilip ters dönmüş Medusa başını görmek paha biçilemez. Tabi ki ölümsüzleştirmek için fotoğrafta çekilmelidir. Medusa neden mi bu kadar önemli çünkü kendisi tarihte mitolojik bir kahramandır.
Sarnıcın içerisindeki ışıklandırma oldukça güzel fakat klasik fotoğraf makineleriyle aynı ışıklandırma şeklini fotoğraflamak oldukça zor. Ama yine de hatıra kalması açısından çekilen fotoğraflar da oldukça cürretkar bir sarnıç olduğunu göstermektedir.
















Burası ayrıca Bazilika Sarnıcı olarak da anılmaktadır. Tam olarak 336 tane sütun olduğu kaynaklarda yazmaktadır. Bazı sütunlar özel olarak kabul edilmiş hatta bir tane sütun var ki cidden diğerlerinden farklı benim de hayran olduğum her gittiğim de fotoğraf çektirdiğim ağlayan sütun denilmekte kendisine ve aynı zaman da dilek sütunu deniliyor,daha önce Ayasofya da görmüş olduğum sütunun bir benzeri de burada var yine küçücük bir deliğe parmağınızı sokup tam bir tur attırarak dileğinizi diliyorsunuz. Bu hoşunuza gitmediyse dilek dileyip suya bozuk para da atabilirsiniz. Ya da benim gidi çok dileğiniz varsa her ikisini de  yapabilirsiniz.


























Buradan her dilde çevirisi bulunan broşürlerden ücretsiz olarak alıp tarihi ile ilgili farklı bilgilerde bulabilirsiniz. Ayrıca burada biraz pahalı da olsa bir kafe bulunmakta gezdikten sonra oturup bu havayı teneffüs etmek isterseniz ya da bizim gibi dedikodu yapmak isterseniz tercih edebilirsiniz.



Çıkış bölümün de yanda ufak hediyelik eşya satan dükkanlar var biz yine tercihimizi magnedlerden ve kitap ayraçlarından yana kullandık ama cidden çok güzel objeler bulunmaktadır.
Arkadaşım ile birlikte burada harika zaman geçirdik ve birlikte çok güzel anlar paylaştık aynı zamanda güzel bilgiler edinerek çok güzel fotoğraf kareleri yakaladık.






















İsteyen herkesin bu güzel yere gelerek harika vakit geçirmesi ve arşivine güzel fotoğraflar ekleyerek yeni anılar  oluşturması dileklerimle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BURSA YEŞİL CAMİ & YEŞİL TÜRBE

Bahçelievler Belediyesinin düzenlemiş olduğu günübirlik Bursa gezisine katıldığım ve soluğu o çok istediğim Yeşil Cami de aldığım anı paylaş...