14 Ağustos 2015 Cuma

FETİH FİLMİ

  

  Fetih filmini öncelikle ilk çıktığı zamanlarda hınçla hınç dolu olan sinema salonlarında çok değerli arkadaşlarımla birlikte birkaç kez  izleme fırsatı buldum .Tabi bazı arkadaşlarımı  ikna etmek gerçekten zor olmuştu çünkü onlar fazla film izlemeyi hatta böyle filmler izlemeyi pek sevmiyorlardı neyse ki beni kırmadılar. Fakat filmi izledikten sonra da bu böyle değil miydi şu şöyle değil miydi biz yanlış mı öğrenmişiz diye de başımın etini yediler ama sonunda  da olsun ya güzeldi güzel filmdi yapanların eline sağlık deyip sustular .O günden sonrada hiç yorum yapmadılar .Birkaç ay önce yeniden öğrenci olmamın şerefine  arkadaşlarımdan biri  arşivlerimden haberi olduğu için biraz da laf sokarak  bana Fetih 1453 filminin dvd sini alarak beni şımarttı doğrusu...Ama filmi beraber tekrar izlemeden sevgili arkadaşımı bırakmadım tabi ki...Filmi sinema ortamında seyrettikten sonra ev ortamında seyretmek baya iyi geldi bana çünkü filmdeki olumlu ve olumsuz yönleri daha iyi görebiliyorsunuz rahatlık açısından tabi ki...Arkadaşımla uzun uzadıya filmi tartıştıktan sonra arşivime kaldırdım filmi...
Tabi geçen gün tv ekranlarında görünce dayanamayıp tekrar izledim. Aslında ben izlediğim filmleri tekrar izleme özelliğine sahip olan bir insan değilim fakat sevdiğim filmleri bıkana kadar 5 kere 10 kere bazen daha fazla izlediğimde oluyor. Fakat bir filmin sahnelerini iyice anlayıp kavramak için gerçekten filmi birkaç kere izlemek gerekiyor. En son tv de izlediğim bu filmin bana kattıklarını ilk izlediğim anda anlayamamıştım fakat şimdi daha da göze batıyor...





Öncelikle bende herkes gibi kendimce olumlu ve olumsuz yanlarını eleştirdim filmin.Ben tarih filmlerini izlerken gerçekten okumuş olduğum öğrenmiş olduğum doğruların film sahnesine aktarılırken de böyle olmasını istiyorum. Fakat bu filmde onu yakalayamadım çünkü tarihte öğrendiğim konuların burada farklı olarak filme alındığını görünce acaba mı oldum ben mi yanlış biliyordum diye içimden geçirmedim değil yani açıklamam gerekirse ;
Ulubatlı Hasan ile Era'nın yaşamış olduğu ilişki beni hayrete düşürdü. Çünkü Ulubatlı Hasan ile ilgili tarihte doğru düzgün bir bilgi bile yokken böyle bir aşkın canlandırılması tuhaf oldu benim için, hatta daha tuhaf olan şey ,Urbanın Era'yı küçükken evlatlık almış olup yetiştirmesiydi ki bu tamamen kurgudan ibaret.

Neyse bunları geçtim Ulubatlı Hasan  ile  Guistiniani’nin savaş  sahnesine takıldı gözüm benim bildiğim Guistiniani bırakın Ulubatlı Hasan tarafından öldürülmeyi savaşta ölmemişti bile ağır yaralandığı için askerleri tarafından kaçırılmıştı ve Sakız Adasında ölmüştü.
Film de Konstantine'ye ayıp etmişler ama adam ne kadar düşmanımızda olsa bu kadar sönük anlatılmamalıydı burada ki biz Konstantine'nin savaş sırasında tanınmamak adına kılık kıyafet değiştirerek savaşa katıldığını ve çarpışmada bulunduğunu öğrenmiştik tarih kitaplarında.
Fatih'in filmde namaz kıldırması benim tuhafıma gitti tamam böyle bir görüntü gerçekten güzel gerçekten hoş ama tarihte Fatih'in namaz kıldırdığı görülmemiştir. Hatta savaş bittikten sonra kılınan ilk namazı bile Ayasofya da  Akşemsettin  Efendi kıldırmıştır diğerlerinde de olduğu gibi.
Ayrıca başlı başına beni düşündüren konunun Akşemsettin Efendinin burada neden bu kadar az konu edildiği  tarihte fethin başından sonuna kadar Fatih'in yanında olan Akşemsettin efendinin filmde nerede olduğunu pek kestiremedim açıkçası... Filmde görmek istediğim Fatih'in hocaları olan Molla Gürani ve Molla Hüsrev'in de filmde olmaması beni şaşırttı.

Hep tarih hep tarih dedim bu filme başka yönden bakmadım mı baktım tabi ki, film görsel olarak etkileyiciydi tabi ki bazı kareler hariç o kareler bilgisayar efektlerinin mecbur kalınarak kullanıldığı karelerdi bence daha başarılı olunabilirdi. Fakat top döküm sahnelerine  hayran kaldım, savaş sahnelerine hayran kaldım, geminin karadan geçirilme bölümüne hayran kaldım, yalnız gemi geçirilirken kopan kolları vs. saymıyorum o sahnede kullanılan plastik gerçekten çok göze batıyordu. Surlardan dökülen yağlar adamların yanması, Ulubatlı Hasan'ın bayrağı surlara dikerken okla vurulduğu anlar, lağımcıların bulunduklarını anladıklarında kendilerini feda ederek patlattıkları sahne, Fatih'in fetihten sonra şehre giriş bölümü ve halkla konuşması, Fatih'in babasıyla konuşma sahnesi ve oğluna sarılıp veda etme sahnesi, deniz donanmasında Kur'an-ı Kerim'i geminin en tepesine kadar koyulup Allah u Ekber diye bağıran askerler bence bu sahneler oldukça başarılı ve oldukça etkileyiciydi benim için.



Görsel olarak gözüme takılan en güzel şey FATİH'in tarihte de olduğu gibi sağ omuzunda ve kalbinde ALLAH,sol omuzunda MUHAMMED ve bileklerinde ise Kelime'i Tevhidin olduğunu görmekti.


Görsel olarak kılık kıyafete baktığımda genel anlamda iyiydi fakat Ulubatlı Hasan’ın kolsuz ve zırhsız savaşa girmesi bende bir süperman havası yarattı. Açıkçası ilk izlediğimde Fatih'i başka birinin oynamasını düşlerdim çünkü bizim hayalimizde olan Fatih resimlerinden tanıdığımız Fatih çok başkaydı filmde daha başkaydı Devrim Evin evet çok iyi bir oyuncu güzel bir iş çıkarmış ama daha heybetli daha benzer biri olabilirdi. Ulubatlı Hasan'a sözüm yok zira günümüzden bir delikanlıyı canlandırmıştı eskiye dair gözümde bir şey uyanmadı. Akşemsettin Efendiyi aklıma bile getirmek istemiyorum o görüntüyü çünkü benim bildiğim Akşemsettin Efendi köseydi ve cılız denecek kadar formda bir insandı. Ama burada gördüğüm aksakallı göbekli dede gerçekten insanların rüyasına giren dedelere benziyordu söylemeden edemeyeceğim.


Bu arada son olarak filimin müziklerine değinmek istiyorum. Genel olarak müzikler harikaydı ama arkadaş benim bildiğim Osmanlı savaşa mehter marşıyla başlar savaş bitene kadar da bu mehter marşları söylenir. Filmde ben algılayamadım marşları ve keşke olsaydı dedim.

Film yabancı ülkelere açılmış, gişe yapmış bir film umarım bu eksiklikleri ve fazlalıkları herkes görmemiştir.
Aslında bu kadar uzun olan çağ kapatıp çağ açan bir filmdeki aksaklıklar göz ardı edilmelidir ve keyif alınarak izlenilmelidir.



Ben cesaret edip böyle bir filmi bizlere kazandırdığından dolayı Faruk AKSOY 'a teşekkürlerimi iletirim. Emeğe saygı duyulmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BURSA YEŞİL CAMİ & YEŞİL TÜRBE

Bahçelievler Belediyesinin düzenlemiş olduğu günübirlik Bursa gezisine katıldığım ve soluğu o çok istediğim Yeşil Cami de aldığım anı paylaş...