26 Ağustos 2015 Çarşamba

BARBARLIK MÜZESİ


Kıbrıs da hep güzel yerleri içimizi açan, ağzımızı açık bırakan, gözlerimizin fal taşı gibi açıldığı heyecanlandığımız ve hayran kaldığımız yapıları gezdik.
Fakat madalyonun öteki yüzünü unutmamak gerek. Bunu düşünerek bu müzeyi gezmeye geldik fakat bu sefer ne gözlerimiz fal taşı gibi açıldı, nede yüreğimiz ferahladı aksime boynumuz bükük, kalbimiz acı içinde gözlerimiz yaşlı ve huzursuzuz.
Böyle bir ortamda insan nasıl huzurlu olabilir ki böyle bir vahşet karşısında nasıl bir tepki verebilir ki…
İnsanlar nasıl bu gaddar olabilir nasıl böyle canileşebilir ve bu kadar vahşileşerek nasıl insanlıktan çıkabilir ki gerçekten akıl sır erdiremiyorum asla ve asla kabullenemiyorum. Böyle bir vahşete neden olanların insan olduklarına inanamıyorum. Zira hayvanlar bile böyle bir vahşete neden olmuyor en azından kendi ırkına kendi türüne zarar vermiyor.
Müzenin adı Barbarlık Müzesi olmuş kim tarafından bu isim konulmuş bilmiyorum ama Barbarlar bile böyle katliam yapmıyorlardır herhalde bence bu müzenin adı Vahşet müzesi olmalı çünkü vahşetin her fotoğrafı çerçevelenmiş hem de orijinal photoshop yok hepsi gerçek.
Fotoğrafları tek tek inceledik yazılan yazıların hepsini tek tek okuduk.1963 yılının 24 Aralık gecesi bu içinde bulunduğumuz bu evde Kıbrıs Türk Alayı Doktoru Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi Mürüvvet İlhan ve çocukları Murat, Kutsi, Hakan ve de ev sahibi olan Feride Gudum Rumlar tarafından kurşun yağmuruna tutularak vahşice katledilerek şehit olmuşlardır.
Müzenin kapısından içeriye girildiğin de girişin sağında kalan tarafta kırmızı boya ile tavandan aşağıya doğru akan bir motif yapılmış insanın içine içine işleyen diğer bir odada ise birçok semaya açılmış el resmi var gözleri yaşartan…
İnsan canı bu kadar mı hafif bu kadar mı önemsiz dedirten toplu katliamları anlatan siyah beyaz fotoğraflar o kadar yürek burkucu ki böyle fotoğrafları bir daha görmemek için son bölümü hızlıca geçtim.Çocuklarını bu katliamdan korumaya çalışan bir anneyi düşünün onları banyo küvetine saklayıp üzerine siper olacak kadar mükemmel ama gözü dönmüş cani insanlar o anneyi öldürürken bunu düşünemeyecek kadar vicdansızlaşmışlar daha küçücük olan yavrucaklar kurşun ile değil ama havasızlıktan ölmüşler.
Banyo ve tuvaleti cam levha ile kaplamışlar o zamanın izleri hala dün gibi yaşıyor orada küvetin içindeki kan izleri hala duruyor. Tuvalete açılan mermi izleri duvarlarda ve kırılan su deposunda…Ailenin katliam sırasında üzerinde olan kıyafetler özel bir camekanda sergilenmiş ve üzerinde ise o günden bir fotoğraf asılı gerçekten inanılmaz...


Gerçi evin içindeki mermi izlerinin hepsi siyah bantlarla dikkat çekici hale getirilmiş.
Yaşanan bu facia ile ilgili gazete haberleri çerçeve içinde sergilenmiş şekilde, ayrıca şehitlerimiz için yapılmış olan ve her birinin isminin yazılı olduğu ‘UNUTMAYACAĞIZ’ adlı levha oldukça manidardı.
Ayrıca Rauf Denktaş’ın imzası olan bir sözü de burada bir çerçeve içinde iliştirilmiş.O söz mü : ‘’Bu yuvada hürriyetin bedeli ve Türk olmanın diyeti ödenmiş Kıbrıs’ın ikinci Girit olması önlenmiştir. Megali İdea sevdalıları utansın ! Şehitlerimizin ruhları şad olsun.‘’
Müzeden çıkıyoruz fakat müzenin bahçesinde de aynı yılda yaşayan “Kumsal Katliamı”nda şehit edilen 11 Kıbrıs Türk vatan evladının anısına bir anıt yaptırılmış.Anıt üzerinde şehitlerin fotoğrafları da bulunuyorlar. Bu anıt “Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği”nin katkılarıyla yapılmış.Rumlar, Kıbrıs’ta Türkler üzerinde çok sıkı bir soykırım politikası uygulamışlar.
Barbarlık Müzesi 42 yıl önceki bu soykırımın delili ve belgesidir.
Gözyaşları içerisinde, tüylerimiz diken diken olmuş bir halde buradan ayrılıyoruz. İnsanlık tarihinde tekrar böyle katliamların olmaması için dua ediyoruz en saf ve en içten duygularla…
Bu müzeye gelerek bilinçlenmek gerekiyor neyin nasıl olduğunu biraz olsun görmek gerekiyor insanın içi kaldırmasa da buruklaşsa da mutlaka öğrenilmesi gerekiyor.
Maalesef burada çok fazla fotoğraf çekemedim. Çok duygusal bir insan olduğum için gözyaşlarıma hakim olamayıp makyajımı bozdum ve gezi boyunca selpak ile dolaştım. Pek tasnif edilecek bir durum değil ama kendime hakim olamayıp küfür etmişliğim bile var. Burada insanların güzel anısı olamaz ancak hüzünlü ve buruk bir anısı olabilir.

Görmek ve bilmek isteyen herkesin gidip görebilmesi dileğiyle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BURSA YEŞİL CAMİ & YEŞİL TÜRBE

Bahçelievler Belediyesinin düzenlemiş olduğu günübirlik Bursa gezisine katıldığım ve soluğu o çok istediğim Yeşil Cami de aldığım anı paylaş...