Bir tarih öğrencisi ilk olarak derslerde kütüphaneleri,arşivleri ve buraların nerelerde olduğunu içinde hangi eserler olduğunu öğrenir.Hatta ve hatta araştırdığı konuların hangi kütüphanelerde ilk elden yazıldığını,basma eser olup olmadığını öğrenir ve bunları araştırır.
İstanbul'da ya da Ankara'da yaşıyorsanız çok çok şanslısınız bir çok yer var çünkü...
Ben İstanbul'da yaşadığım için bir çok kütüphaneyi rahat rahat ziyaret ettim.Fakat şöyle bir durum var ki daha önce ziyaret ettiğim kütüphaneleri daha sonra her gittiğimde kapalı bulduğum zaman çok çok üzülüyorum.O kütüphanelerden biri de işte bu Köprülü kütüphanesi...Çünkü Köprülü kütüphanesi sadece 4 gün açık ve ben o günlerde nedense hep dolu oluyorum ve gidemiyorum. Ama olsun sonuçta bir kaç kere o günlere denk gelip içine girmeyi başardım.He hangi günler mi :) salı,çarşamba,perşembe ve cuma günleri açık kütüphane...
Bu kütüphanenin özelliği ne diyecek olursanız eğer:Bu kütüphane İstanbul'da kütüphane olarak tasarlanan ilk yapı ve özel bir kütüphane çünkü 1667 yılında bu kütüphaneyi Köprülü Fazıl Ahmet Paşa yaptırmış. Köprülü ailesi tarafından bağışlanmış olan kitaplarla zenginleşmiş bu kütüphanede daha sonra da farklı kişiler tarafından bağışlanan ya da satın alınmış olan kitaplar da var.Bugün ise kütüphanede türkçe,farsça ve arapça dillerinde çok sayıda basma ve de yazma olan eserler var.
Hatta beklemediğiniz tarzda koleksiyonlar var diyebilirim.Benim ilginç buldugum koleksiyonların biri mesela su yolları haritaları koleksiyonuydu.
Evet geldiğimde içeri girip saatlerce çıkmadığım doğru hatta osmanlıcam (üzülerek söylüyorum ama)biraz yavaş olduğundan okumak biraz zaman alıyor.Burda eser alma konusunda biraz sıkıntı yaşayabilirsiniz çünkü görevliye sorduğumda beni Süleymaniye kütüphanesine yönlendirmişti.Evet oraya da gittim ve harikaydı :) başka bir postumda onu da yazmak ümidiyle diyorum...Çünkü yoğun zamanlarda yazı yazmak baya zorlaşıyor.
Buradaki en büyük şaşkınlığım ise yine Japonların gelip bizim kütüphanemizde çalışmış olduğunu görmemdi.Yok artık dedim ya her yere el atıyorlar şunların azminin onda biri bizim memleketimizde olsa var ya uçarız uçar...Ama nerede...
İçeri de bulunan görevli ise çok bilgili bir abi idi beni baya bir yönlendirdi sorduğum her soruya itina ile cevap verdi.
Sizlerinde bu kütüphaneye gitmenizi en azından o atmosferi hayatınızda bir kere bile olsa hissetmenizi tavsiye ederim...
Sizler için bir kaç fotoğraf bırakıyorum buraya :)
İstanbul'da ya da Ankara'da yaşıyorsanız çok çok şanslısınız bir çok yer var çünkü...
Ben İstanbul'da yaşadığım için bir çok kütüphaneyi rahat rahat ziyaret ettim.Fakat şöyle bir durum var ki daha önce ziyaret ettiğim kütüphaneleri daha sonra her gittiğimde kapalı bulduğum zaman çok çok üzülüyorum.O kütüphanelerden biri de işte bu Köprülü kütüphanesi...Çünkü Köprülü kütüphanesi sadece 4 gün açık ve ben o günlerde nedense hep dolu oluyorum ve gidemiyorum. Ama olsun sonuçta bir kaç kere o günlere denk gelip içine girmeyi başardım.He hangi günler mi :) salı,çarşamba,perşembe ve cuma günleri açık kütüphane...
Bu kütüphanenin özelliği ne diyecek olursanız eğer:Bu kütüphane İstanbul'da kütüphane olarak tasarlanan ilk yapı ve özel bir kütüphane çünkü 1667 yılında bu kütüphaneyi Köprülü Fazıl Ahmet Paşa yaptırmış. Köprülü ailesi tarafından bağışlanmış olan kitaplarla zenginleşmiş bu kütüphanede daha sonra da farklı kişiler tarafından bağışlanan ya da satın alınmış olan kitaplar da var.Bugün ise kütüphanede türkçe,farsça ve arapça dillerinde çok sayıda basma ve de yazma olan eserler var.
Hatta beklemediğiniz tarzda koleksiyonlar var diyebilirim.Benim ilginç buldugum koleksiyonların biri mesela su yolları haritaları koleksiyonuydu.
Evet geldiğimde içeri girip saatlerce çıkmadığım doğru hatta osmanlıcam (üzülerek söylüyorum ama)biraz yavaş olduğundan okumak biraz zaman alıyor.Burda eser alma konusunda biraz sıkıntı yaşayabilirsiniz çünkü görevliye sorduğumda beni Süleymaniye kütüphanesine yönlendirmişti.Evet oraya da gittim ve harikaydı :) başka bir postumda onu da yazmak ümidiyle diyorum...Çünkü yoğun zamanlarda yazı yazmak baya zorlaşıyor.
Buradaki en büyük şaşkınlığım ise yine Japonların gelip bizim kütüphanemizde çalışmış olduğunu görmemdi.Yok artık dedim ya her yere el atıyorlar şunların azminin onda biri bizim memleketimizde olsa var ya uçarız uçar...Ama nerede...
İçeri de bulunan görevli ise çok bilgili bir abi idi beni baya bir yönlendirdi sorduğum her soruya itina ile cevap verdi.
Sizlerinde bu kütüphaneye gitmenizi en azından o atmosferi hayatınızda bir kere bile olsa hissetmenizi tavsiye ederim...
Sizler için bir kaç fotoğraf bırakıyorum buraya :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder