1992 yılında Birleşmiş Milletlerin kararı ile 3 Aralık
“Uluslararası Engelliler Günü” olarak kabul edilmiş. Çok önemli bir karar olmuş
bu bence keşke daha önce alınabilinseydi bu karar ama ne demişler geç olsun da
güç olmasın.
Aslında etrafımıza baktığımızda ve adam akıllı
düşündüğümüzde yüce Rabb'imin her şeyi eksiksiz noksansız yaratmış olduğunu
görüyoruz. Ama bizler ne yapıyoruz kendi menfaatlerimiz için dünyayı hep bir
değiştirme peşinde koşuyoruz. Bu da bize her zaman iyilik güzellik getirmiyor
maalesef ki çoğu zaman bir çok eksiklikler getiriyor ve yine en çok bizi
üzüyor.
Üzülmemek ve üzmemek için önlem almamız gerekmektedir. Fakat
biz toplum olarak her zaman burnumuzun dikine gittiğimiz için pek de bunları
umursamıyoruz.
Bu önlemler ne mi; En çok yaşanan kazalardan biri olan ve
sonucunda hem kendimize hem sevdiklerimize hem de çevreye zarar vermiş
olduğumuz trafik kazaları. Bu kazaları
önlemek tabi ki de bizim elimizde, trafik kurallarına uyarsak, içkili araç
kullanmazsak, yine uykuluyken yola çıkmazsak, hava şartlarına uygun olarak araç
kullanımına dikkat edersek, araç kullanırken acele edip de hızlı kullanmazsak, aracın
bakımına önem verirsek daha doğrusu hep dikkatli olursak kaza sonucu oluşan
engellilik sorununu da ortadan kaldırabiliriz.
Bir diğer önlem ise şu şekilde alınmalıdır. Eskisi kadar
artık yaygın olmasa da evlenilen kişilerin akrabalar arasından seçilmemesi
gerektiğidir. Çünkü akraba evliliklerinden kaynaklanan bir çok hastalık görülmektedir
ve de bir çok engelli durumu ortaya çıkmaktadır.
Annelerin de hamilelik dönemlerinde çok dikkatli olmaları ve
bebeklerinin gelişimlerini özenli bir şekilde bir doktor eşliğinde takip etmeleri
gerekmektedir. Eğer ihmal edilirse ters giden durumlarda sakatlık gibi durumlar
ortaya çıkabilir.
İstenmeyen durumlardan kaynaklanan durumlarda var tabi ki… Görme
engelli, duyma engelli, konuşma engelli, yürüme engelli o kadar çok engellimiz
var.Fakat bizim onlara sadece bir gün değil her zaman sahiplenmemiz gerekir ve
her zaman toplum içinde kalmalarını sağlamamız gerekir.
Bunlardan bahsettikten sonra gelelim en önemli konuya aynı
zamanda benim hayat felsefem olan bir konu ‘hayatın ne zaman ne getireceği her
an değişebilir ve asla bilinmez’ bundan dolayı şuan da sağlıklı olabiliriz
fakat başımıza ne geleceği asla
bilinmez.
Son zamanlarda şehir de yaşamakta olan engellilerimizin hepsi mağdurlar niye mi çünkü çok fazla bina
var , yollar oldukça dar dar olan bu yollara birçok araç park etmiş durumda. Kaldırımlar
bile normal kişilerin yürüyeceği durumda
değil bir engelli nasıl geçsin ki…
Görme engelliler için yapılan o yollar var ya ben bugüne
kadar hiç boş görmedim o yolları buradan da ne kadar duyarsız bir toplum olduğumuzu
gösteriyor.
Bizlerin eline ayağına ufacık bir şey olsa kıyametleri
koparıyoruz fakat karşımızdaki engelli insanlara sorun çıkarmaktan başka bir
şey yapmıyoruz. Onlar zaten yeterince sorun yaşamaktalar hem aileleri için hem
kendileri için ekonomik olsun, sosyo-psikolojik olsun bir çok sorun yaşıyorlar.
Çoğu zaman dört duvar arasında kalıyorlar yanlarında biri olmadan evden
çıkamıyorlar çıksalar bile bu seferde dışarı da sorun yaşıyorlar yollar uygun
değil, kaldırımlar uygun değil, ulaşım araçları uygun değil en kötüsü de toplum
bu duruma uygun değil…
En önemli sorun da bu zaten toplum sorunu neden bizler
etrafımızda olan bitenlere sessiz kalıyoruz neden hiç kimseye yardımcı
olmuyoruz neden duyarsızız. O engelli insanların bizlerden istedikleri tek şey
onlarla bir şey paylaşmamız, onlarında bir birey olduğunu kabullenmemiz, gülümsememizi
esirgemememiz, en kötüsü de onlara yaratıkmış gibi tuhaf tuhaf bakmamızdan
nefret ediyorlar.
Nerden mi biliyorum çünkü çok arkadaşım var engelli olan ve
çok kıymetliler bizden farkları yok onların düşünebiliyorlar, hissedebiliyorlar
yani…
Son olarak sadece duyarlı olalım minimum düzeyde de olsa
lütfen duyarlı olalım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder