2 Eylül 2015 Çarşamba

TURKUAZOO SUALTI DÜNYASI


     Sabahın erken saatlerinde kalkıp gezmelere başlayınca günün çoğunluğu size kalıyor.
Birkaç yeri aynı gün içerisinde gezebiliyorsunuz.Hele bir de şehir dışından gelmiş olan çok sevdiğiniz bir insanı gezdirecekseniz ve kısıtlı bir zaman varsa daha da çok yer gösterme gezdirme hevesine kapılıyorsunuz.Biz de bu hevese kapılmışken hep tarihi yerlerimizi gezeceğiz biraz da eğlenelim dedik ve Form İstanbul alışveriş merkezine gittik biraz gezip alışveriş yaptıktan sonra da Turkuaz Zoo denilen Su altı adlı cennete gittik desem yeridir.Sanırım şu ara adı değişmiş olabilir Sea Life die de geçiyor ama çok da emin değilim.İçeriye giriş ücreti olarak da kişi başı 22 tl ödedik.


Biz kuzenim ile buraya girer girmez ayaklarımız yerden kesildi diyebiliriz.O kadar balık çeşidini bir arada görünce çıldırdık diyebiliriz.Telefonun fotoğraf makinesiyle inanılmaz derecede çok fotoğraf çektik.Her balık çeşidini kadraja almaya çalıştık.Kendimiz de çekilmedik değil hani hele o köpekbalıgını çekmek için az uğraşmadık.

Her akvaryumun başında bekledik tek tek inceledik gerçekten hayatımda ilk defa gördüğüm balık türleri vardı.Başka da bir yerde göremem herhalde iyi ki gelmişim.


2009 yılın da ilk açıldığında da arkadaşlar ile toplanıp gelmiştik fakat o gün çok hasta olduğum için ve de kalabalık olduğumuz için nasıl geldiğimi nasıl gezdiğimi hatırlamıyorum bile...Ama o zamandan bu zamana baya bir değişiklik olmuş baya bir geliştirmişler.



Tematik bölüm şeklinde ayırmış oldukları bölümler gayet işe yaramış en azından neyin ne olduğunu daha kolay anlayabiliyorsunuz.

Yağmur ormanları, Falezler, Akdeniz, Karadeniz, Tehlikeli ve Esrarengiz vs birçok bölümden oluşmuştu. Burada bulunan canlı çeşitlerini de yanındaki levhalardan takip edebiliyorsunuz.
Aslında tanıdıklarımızı da burada görmek hoşumuza gitmedi değil piranaları, istavritleri,palyaço balıklarını görmek ve hayatımızda görmek için baya mesafe katetmemiz gereken canlı türlerini de ayagımıza kadar getirdikleri için çok şanslı olduğumuzu da düşündük tabiki.


En çok sevdiğim hatta bayıldığım yer ise dokunma havuzu oldu ve burada at nalı yengeçlerine dokunmak harikaydı.
Benim için en sinir bozucu şey ise ben bütün bu canlılara çıplak el ile dokunmak istiyorum yaa ama bu imkansız herhalde...
Burada aynı zamanda deniz kaplumbağası , deniz içindeki farklı böcekler vs. birçok canlı vardı.
Ayrıca bunların içinde de köpek balığı yumurtaları çok dikkatimi çekmişti.


Evet gezmeye doyamadığımız bu canlıları izlemeye doyamadığımız bir gün oldu.Burada zamanın nasıl geçtiğini anlamadık ve akşamı bulduk.Gayet yorucu bir gezi programından sonra güzel bir yemek yiyerek ve kahve içerek yorgunluğumuzu attık.Yemek yemek da bizim için gezmek kadar önemli bir eylem çünkü biz yemeği yemek yemiş olmak için yemiyoruz.Karnımızı doyururken ruhumuzu da beynimizi de doyuruyoruz farklı tatları tadarak kültürleri de besliyoruz.Daha sonra ki bir postta yemek yediğimiz o güzel mekanları da sizlerle paylaşmayı düşünüyorum.

İsteyen herkesin bu güzel yere gidip görmesi ve güzel vakit geçirerek en güzel fotoğrafları anılarına ekleyebilmeleri dileklerimle...





















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BURSA YEŞİL CAMİ & YEŞİL TÜRBE

Bahçelievler Belediyesinin düzenlemiş olduğu günübirlik Bursa gezisine katıldığım ve soluğu o çok istediğim Yeşil Cami de aldığım anı paylaş...