17 Ağustos 2015 Pazartesi

SULTANAHMET MEYDANI VE ÇEVRESİ


          Sultanahmet İstanbul’un bence en önemli merkezidir. Ulaşmak istediğimiz çoğu eser, saray ve müze gibi  vs. birçok yer hemen hemen hepsi buradadır. Bu özellikte Sultanahmet’i benim gözümde daha değerli kılmaktadır.
Saymak ile bitmiyor buradaki eserler: Sultanahmet cami ve türbesi ,caminin bahçesinde bulunan kıymetli tarihi yapılar, yine caminin hemen arka tarafında bulunan halı müzesi ,Arasta çarşısı ,Yeşil ev ilerlendiğinde meydanda bulunan dikili taşlar ve Alman Çeşmesi,karşısında Ayasofya , Yerebatan Sarnıcı ,Firuz Ağa Camisi ,Mozaik Müzesi , Cumhuriyet Müzesi ,Türk ve İslam Eserleri Müzesi olan saray, yukarıda Topkapı Sarayı ,Gülhane Parkı , Arkeoloji müzesi, Çinili Köşk vs. daha da var yani.(Saymış olduğum tüm bu eserleri tek tek ayrıntılı şekilde post olarak yazmaya çalışacağım.)
Öncelikle ben Sultanahmet Meydanın da peş peşe üç adet bulunan dikili sütunlardan bahsetmek istiyorum.Gelip geçip bakıyoruz bu taşlara fakat çoğumuz bu taşların neden buraya konduklarını ne anlam ifade ettiklerini bile bilmiyor.Kısa bir zaman öncesine kadar bende bilmiyordum defalarca önlerinden gelip geçtim ama hiç merak etmemişim daha sonra dikkatlice bakınca merak edip araştırdım ve daha sonra tekrar gidip inceledim.
Kısa süre önce TRT kanalında hiç beklemediğim anda Tarihin İzinde adlı bir program ile daha doğrusu kısa belgesel tarzında bir program izledim ve Talha Uğurluel adlı hocamızı görünce çok mutlu oldum. Tam da benim merak edip araştırdığım yerleri Talha Hocanın ağzından dinlemek ve muhteşem bir görsellikle izlemek inanılmaz güzeldi.Program bittikten sonra internetten bu programı araştırdım ve bir süre bölüm olarak çekildiğini inanılmaz bilgilerin paylaşıldığına şahit oldum.Benim açımdan çok yararlı oldu diyeceğim bir program herkesin izlemesini tavsiye ederim.Bu arada Talha hocaya da buradan saygılarımı iletiyorum.

Gelelim bu taşların ve meydanın hikayesine:Herkesin de bildiği burası eskiden Hipodrom yani at meydanı imiş. Roma döneminde burada Kralın aslında halka ülkenin sorunlarını karışıklıklarını unutup sorgulamamaları için yaptırmış olduğu bir hipodrom imiş. Bu hipodromda yarışçıların at arabalarıyla hızlı bir şekilde virajlı olan bu hipodrolde kıran kırana yarışmaları ve bulunan engellere çarpmadan belirlenen final yerine ulaşmalarıymış.
Gözümüze ilk çarpan sütun Örme Sütundur. Bu sütunun buraya örülme sebebi yapılan yarışmalarda tırmanıcıların buraya tırmanarak çeşitli gösteriler sergilemesi içinmiş.
Diğeri Burmalı Sütun (yılanlı sütun) bu sütun buraya Delphi de bulunan Apollon Tapınağından getirilmiştir.
Dikilitaş ise buraya Mısırdan hediye olarak gelmiş. Bizans İmparatoru Theodosius döneminde (390) diktirildiği biliniyor. Taşın ilk halinin daha büyük olduğu yalnız Mısır’dan buraya getirilirken kırıldığı söylenmektedir. Özel olarak yapılan kaidenin üzerine önemli bir stratejiyle yerleştirilmiştir. Bu yerleştirilme şeklide kaidenin üzerindeki kabartmalar ile anlatılır. Kaidenin dört bir tarafında dört ayrı kabartma var ve bu kabartmalarda imparatorun yarış seyrederken olan kabartması,ailesiyle olan kabartma, kazanan yarışmacıya verilen hediye ile olan kabartmalar vardır.
Sütun üzerindeki hiyerogliflerde ise Mısır Firavunu olan Tutmosis’in tanrıya sunduğu kurbanlar anlatılmaktadır.
Hiyeroglifte bulunan hayvanlar burada oldukça büyük bir önem taşımaktadır. Mısır da hani bereketli olarak bilinen o yabancı ismini söyleyemediğimiz böcek ise bildiğimiz bok böceğidir.
Ayrıca burada bu heykellerin sonunda bulunan bir çeşme vardır ki görülmeye değer çünkü inanılmaz derece de göz kamaştırıcıdır. Kubbe şeklinde olan bu çeşme sekizgen olarak düzenlenmiş bir eserdir.


Kubbenin üstü yemyeşil bir renkte iç açıcı olmakla beraber ortası beyaz ve kubbe kolonları da koyu yeşil bir renktedir. Bu renk uyumu o kadar güzeldir ki gözlerinizi alamıyorsunuz ve yapıya dokunmak için can atıyorsunuz.
Bu çeşmenin hikayesi ise Bağdat demir yolunun yapımına başlandığı zamanda Kayser Wilhelm’in armağanı olarak buraya yapılmış olmasıdır.
Yolun karşı tarafında Yerebatan Sarnıcı’nın bitişiğinde ki Milion Taşı hemen hemen hiç dikkat çekmemektedir. O kadar eserin yanında bu arada kalmış olan yapının dikkat çekmemesi normaldir fakat önemi o kadar fark edilmesi gereken bir yapıdır ki . Bu yapı Bizanslılardan kalmış olan bir eserdir ve taşın bulunduğu yer Bizans İmparatorluğunun başkentinde ‘’dünyanın başladığı yer- sıfır noktası ‘’ kabul edilmiş.
Bizler de tabi ki dünyanın başladığı yere ayak basmış bulunalım dedik.



Evet bu güzel posttu sizlerle paylaşmaktan mutluyum isteyen herkesin gidip görmesi ve güzel fotoğraflar çekerek arşivine eklemesi dileklerimle…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BURSA YEŞİL CAMİ & YEŞİL TÜRBE

Bahçelievler Belediyesinin düzenlemiş olduğu günübirlik Bursa gezisine katıldığım ve soluğu o çok istediğim Yeşil Cami de aldığım anı paylaş...